MENÜ

Şampiyonluğun keyfini çıkaralım

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Her açıdan izlenirliği düşük ligimizin en izleniri ve en farklısı Beşiktaş hafta sonu şampiyonluk maçına çıkıyor. Malum, rakip Gaziantep, kadrosunun yarısı kaybetmiş bir takım. Antep benzeri mali sorunlarla boğuşan takımların bol olduğu bir ligde ‘kalite’ ve ‘rekabet eşikliği’ aramak saçma olur kuşkusuz ancak bu, Beşiktaş’ın sahada şimdiye değin yaptıklarını gölgelemez. Yaş ortalaması yüksekliğinin tecrübe sayıldığı bir futbol kültürüne sahibiz. Oysa ‘tecrübe’, bilgi ve donanım sayesinde bilginin edinilme süresini kısaltabildiğinde kıymetlidir. Ülkenin futbol denklemini hem bilgi hem de onca yılın birikimiyle özümsemiş olan Şenol Güneş, denklemi çözüp ‘şampiyon teknik adamlar’ kervanına katılmıştır. Bir yandan takımının kırılgan savunma hattını tadil etmeye uğraşırken diğer yandan ofansif zenginliğini artırarak istediği sonucu almayı başarmıştır.

Güneş ve Beşiktaş birlikte yükseldi

Yani o, Beşiktaş’a, Beşiktaş da ona yardım etmiş, birlikte yükselmişlerdir. Tüm bunları düşünerek, “Kalacak mı, gidecek mi?” türü bulmacalar çözmeye kalkışarak zaman kaybetmenin manası yoktur. Bu tür anlamsız tartışmalar ‘zamanın tadını çıkarmayı’ engeller ki, gereksizdir. Zaten şampiyonluk kutlamalarından iki gün sonra herşey değilse bile çoğu şey unutulacaktır. Eskidendi aylarca sokaklarda kalan koca koca bayrakların altından evin yolunu tutmak! Şimdilerde insan duyarlığının, mutluluğunun iki tivitlik, bir instagramlık canı kaldı!. Eğer üçüncü tivitte konuyu değiştirmez, yeni ‘cin fikirler’, aforizmalar bulamaz, fotoğraflar paylaşmaz, capsler yaratamazsan maazallah bayatlarsın!.. Bu nedenle, Beşiktaş’ın üçüncü yıldızı takmasına ramak kalmışken Başkan Fikret Orman’ın ülkedeki çoğu yöneticinin yaptığı gibi sık sık medyadan şikayet etmesine, hayali kimliklerle dövüşür gibi yapmasına gerek yoktur! Geçmezsin kameraların karşısına, didişmezsin ismini veremediğin gazeteci/yorumcuyla, tadını çıkarırsın şampiyonluk yolculuğunun olur biter!

Hayali düşmanlara dikkat

Taraftarlar açısından da yöneticilerin bu ‘dil tuzakları’na, ‘hayali düşman yaratımları’na düşmemeye dikkat etmek gerekir. İnsan biraz düşünür! Ülkenin ve dünyanın en tanıdık iletişim markalarından birinin sponsorluğundaki bir takımı hangi gazeteci, yazı işleri müdürü, yayın yönetmeni ya da gazete sahipliği algı yaratarak yıpratmak ister ki? Böyle bir şeyi neden yapsınlar? Neden futbolun ekonomik değerini düşürüp kendi mesleklerini, işlerini baltalasınlar ki? Eski bir gazeteci, yıllarını Beşiktaş’ın üç tribününde - yeni açık, eski açık ve kapalı - geçirmiş biri olarak söylüyorum, bu tür yönetici tevillerine inanıp, bunları gerçek sanarak sakın ola küşümlenmeyin!.. Hep birlikte şampiyon olmanın keyfini çıkaralım...

YORUM YAZ