MENÜ

İstanbul'dan Federer geçti

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Son iki gündür Federer’i -finalde görememenin endişesi ile- yürekleri ağızlarında izleyen hayranları yine bir kabusun eşiğinden döndüler. Bu kez de yağmurun azizliğine uğradılar. Maç program saati geldiğinde Esenyurt’a dün geceden beri yağan bereketli yağmurlar devam ediyor kesilecek gibi de görünmüyordu. Finallerin -ne kadar olacağı belirsiz - ertelenmesi söz konusu olabilirdi. Dünya starı başta olmak üzere bir çok ünlü tenisçiyi davet et ve hava koşullarına teslim ol, yani tek kelime ile fiyasko kapıda idi.

World Sports Arena’ya gelen tenis severlerin güneş duaları ve sinerjileri işe yaramış olmalı ki 2 saat gecikmeli de olsa yüzler tekrar güldü.
Burada sorulması gereken ; Bu durum düşünülmüş ve bir B planı hazırlamış mı idi. Bilemiyoruz. Mesela Sinan Erdem’i rezerve etmek gibi.

Yeri gelmişken başta KOZA ve TEB olmak üzere bu güzel organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür borcumuzu yerine getirelim. Ve de tenis severlerin aralarındaki konuşmalardan bir özeti yorumsuz aktaralım ; “Koskoca inşaat devi KOZA orijinal projesinde yer alan çatı kapama işinde neden bu kadar ihmalkar davranıyor.. Üstü açılır kapanır olacakmış hem de , bu turnuvaya yetiştirselerdi de hem kendileri hem de biz bu kadar strese girmeseydik olmaz mıydı.”

Hesapta olmayan gelişmelerden ders çıkarttığımız kabulü ile maçlara geri dönelim.

Bir gün önceki yarı finallerden başlarsak,:
8 numaralı seri başı Arjantinli Diego Schwartzman kerşısında Majeste’nin hayranları bir öncesine olduğu gibi öldü öldü dirildi. Diego maça hızlı başladı . İlk set 6-2 . Rüya bitti derken üstad tecrübesinini ortaya koyarak hakimiyeti ele geçiriyor. Bu kez 6-2 Federer.

Ancak maç uzadıkça üstadın yaşı ortaya çıkıyordu.

Bu vesile ile bir parantez açarak usta ile ilgili tespitimizi paylaşalım:
Federer rakipleri tarafından çözülmüş, kendine has o çok özel sayıları uygulayacak fizik gücü azalmış, müthiş back-hand’leri kolaylıkla geri çevrilebilir olmuş.. Eski günlerinden uzaklaşan her yıldız gibi istediği hareketleri yapamayınca sinirlerine hakimiyetini kaybediyor. Mental direnci düşmüş.

Uzun lafın kısası bunca rekorun , çok özel sayıların sahibi artık veteranlığı kabul etse , herkesin hafızalarında olağan üstü görüntüler varken noktalamayı düşünse. Yani bilindik klişeye kulak verip “zirvedeyken bırakmayı bilse”…
“Tenisten çok şey kazandım , bunu bir şekilde topluma geri vermek benim borcum” deme asaleti gösteren Unicef’in iyi niyet elçisi, Roger Federer Vakfı ile müthiş işlere imza atmış efsane artık tenisin farklı kulvarlarında yol alsa sizce de daha hoş olmaz mı…

Yarı finale geri dönersek;

son set tam bir heyecan fırtınası. Seyirci genç Diegoyu taktir ediyor, ayakta alkışlıyor, öte yandan finalde Majesteleri’ni izleyemeyecek olmanın telaşına kapılıyordu. “Federer’i dünya gözü ile gördüm ya…” diyen bu hayran kitlesinin O’nun olmadığı bir finali kabullenebilmesi mümkün değil.. Skor 5-5’e gelmiş nefesler tutulmuş , derken üstat tecrübesini devreye sokuyor, Diego “ buraya kadarmış” demek zorunda kalıyor. Yaşayan efsane finalde…Arjantinli kortu terk ederken tüm türbinler ayakta alkışlıyor ve Federer’in maç sonu röportajı “Diego….Diego” tezahüratlarının gölgesinde kalıyordu..

Yerı finalin diğer ayağında, Uruguaylı Pablo Cuevas ile dünya 11 numarası ve de herkesin finalde olacağını düşündüğü Bulgar Grigor Dimitrov karşılaştı. Formunun zirvesindeki Guevas , stili ve fiziği ile Federer’e benzetilen “komşu”yu raketini kırdıracak noktaya getirerek saf dışı bıraktı ve finali haketti. Toprak korttaki üstünlüğünü daha önce de kanıtlamış güçlü fiziği ve bu maçtaki mental direncini görenlere “ bu adam 34lük yıldızı da finalde geçerse kimse şaşırmasın” dedirtti.

Ve Finaller .
Final gününe yukarıda bahsettiğimiz yağmur –neyse ki yalnızca- damgasını vuruyordu.

Normalde, kupa törenlerinde önce 2.nin sonra 1.nin kupası ve ödülleri verilir. Nedeni , şampiyon kürsüye çıktıktan sonra 2.nin ilginçliği kalmaz hatta seyirci bile dağılır. .As solistlerin en son çıkması gibidir olay..
Bu tür organizasyonlarda daha alt seviye maçlar önce oynanır , aynı mantıkla..Dolayısı ile 2. derece önem taşıyan maçlar da dolu türbine oynanır. Oyuncular daha iyi motive olur maç daha keyifli olur.

Bu turnuva da bu şekilde organize edilmişti. 14: 30 Çiftler , 17:30 tekler finali oynanacaktı.. Yağmur planları bozup 3 saat kadar gecikme olunca sanırım “Patron” ağırlığını koydu ve maç sıralaması değişti..
“Evdeki ikizler 1 haftadır yollarımı gözlüyor , daha fazla geç kalamam” demiş olmalı ki büyük final önce oynandı…

Ben burada, teamüllere uygun planlanmış sırayı bozmayarak , sonra oynamış maçtan daha önce bahsedeceğim..
Çiftler maçı yukarıda bahsettiğimiz olağan psikolojiye uygun %80i boşalmış türbinlere oynandı.
Görevlilerin dışında kalanlar ya aktif sporcular ve aileleri ya da veteranlardı. Ancak kaldıklarına değdi ve nefis bir çiftler maçına şahit oldular..

Albot (Moldova) –Lajovic (Sırbistan) çifti ve turnuvanın 1 numaralı seri başı Robert Lindstedt (İsveç) - Jurgen Melzer (Avusturya) ikilisi kendilerini bekleyenlere çok keyifli bir maç izlettiler.

Maç sonunda Albot- Jajoviç çifti 6-4 ve 7-6 lık skorla TEB BNP Paribas İstanbul Open Erkekler Tenis Turnuvası'nda çiftler kategorisi 2015 şampiyonları olarak tarihe geçti.
Vatandaşımız tarafından daha önemsizmiş gibi algılan çiftler maçında yaşananlar ile ilgili bir iki kelime etmem gerekiyor, yeri gelmişken...

Baş hakemin seyircileri “yol yordama uygun davranın” diye bu kadar çok uyardığı ilk maçtır herhalde. Adamcağız bozuk Türkçesi ile defalarca “oturunuz lütfen” demekten yorulmasına rağmen baktı gelişme yok “bunlar yabancı galiba Türkçe’den anlamadıklarına göre” diye düşünmüş olmalı ki “Please sit” demeye başladı..

Çoğunluğu bir şekilde bu sporla temas halinde olan biz türbinler, tenis maçını futbol izler gibi izleme aşamasını geçmişiz ancak oyuna geç kaldığımızda ya da bir nedenle dışarı çıktığımızda koltuğumuza gitmek için girişte -oyuncuların oturduğu- sandalye molasını beklememiz , oyun sırasında yer değiştirmememiz ,servis atışına konsantre olmaya çalışan oyuncu ya da rakibine leyhte veya aleyhte tezahürat yapmamamız gerektiği gibi nüansları içselleştirmemiz için biraz zamana ihtiyacımız var.

Bu nedenle fırsat buldukça dile getirdiğim tavsiyemi bir kez daha paylaşmak istiyorum. Çocuklarınıza mutlaka bir sporu ciddi olarak (bir hoca nezaretinde mümkünse bir takımda yer almasını sağlayarak) yaptırın. Hem sağlıklı gelişsinler, özgüvenleri artsın, takım ruhu ile tanışsınlar hem de İleride devam ettiremeseler bile , bir sporun kültürüne aşina olsunlar , adabını bilerek keyifle izlemeyi , iyi sporcuyu taktir etmeyi sahadaki sporcu ile empati kurabilmeyi kısacası seyirci olabilmeyi öğrensinler.

Nihayet heyecanla beklenen tekler finali : Roger Federer x Pablo Cuevas:
Federer maça iyi başladı..Pablo biraz tutuktu..ne de olsa karşısında bir efsane vardı hem de seyirci desteğini arkasına almış.. Rakibindeki endişeyi farkeden üstat “kendi oyunumu oynayayım , bu maçı alırım” havasında idi. Uruguay’lı tam toparlanmaya başlamışken üstad vites yükseltiyor , kendine has drop-shut ve servis-voleler ile resitaline devam ediyor ve ilk seti 6-3 kazanıyordu..
Benim gibi “artık emekliliği düşünsün “ diyenlere nazire yaparcasına türbinleri ayağa kaldırmayı bilen usta raket “benim kortlarda yapacak işlerim bitmedi” der gibiydi.Sanırım bunun için birkaç grand-slam’de arka arkaya çeyrek/yarı final görmeyeceği günleri bekleyeceğiz.

2. sette Pablo biraz daha maça girdi ve dengeli geçen oyunlar sonunda majesteleri “ biraz daha uzasın, hayranlarıma bir de tie-break izleteyim” der gibiydi.. Bir Pablo’ya bir Roger’a dönen, bir türlü bitmek bilmeyen heyecan dolu set , ustanın müşhiş drop-shut ve fore-hand winner’ı ile noktalandı..13-11

TEB BNP Paribas İstanbul Open Erkekler Tenis Turnuvası'nda 2015 tekler şampiyonu Roger Federer .
İlk kez geldiği ve çok etkilendiği şehirden valizinde şampiyonluk kupası ile dönüyor , tekrar geleceği sözünü vererek.
Maç sonunda seyirciye hatıra topları gönderirkenki sempatikliği, kupa törenindeki nezaketi ve mütevaziliği her zamanki gibi görülmeye değerdi. Bu adam sadece raketle topu çok iyi buluşturup kortun istediği yerine göndermekte usta değil aynı zamanda örnek bir sporcu .. Bunu bir kez daha gösterdi....

Federer buradaydı...

YORUM YAZ