MENÜ

Futbol bir oyundur, oyuncak değil!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir sirkten farkı kalmayan futbolumuzda birbiriyle çelişen olaylara, açıklamalara her gün yenisi ekleniyor. Biz bu oyunu severlerin aptal yerine konmasına ve aptal yerine konmamız konusunda bir şey yapamamamıza sinirlenmekten başka da bir şey gelmiyor elden.

Beşiktaş’ı borç batağına sokan, kulübün sahte evraktan Avrupa’dan men edilmesine sebep olan kişi, Futbol Federasyonu Başkanı yapıldığında belliydi futbolun başına gelecekler. Ama kulüplerimiz, “âli menfaatleri” için elbirliğiyle onay verdiler bu başkanlığa. Şimdi o kişi, bir dediği/yaptığı diğerini tutmadan futbolu yönettiğini sanıyor.

Dün öyle, bugün böyle

Mart ayının başında “Futbola siyasetin karıştırılması çok yanlış” diye açıklama yapan Yıldırım Demirören, geçen hafta futbolumuza katkıdan çok bir halkla ilişkiler çalışması olarak düzenlenen Futbol Zirvesi’nde önümüzdeki referandumla ilgili tarafını açıkça deklare ederek siyasete direkt karıştı oysa. Ve biz duyduk ki, bu açıklamadan sadece 2 gün sonra Sinop’ta 3 yıldır hakemlik yapan İlker Şahin, referandum hakkında TFF Başkanı gibi düşünmediği için açığa alınmış. Bir dediği bir dediğini tutmayan bu tavır ve çifte standart karşısında gülelim mi, ağlayalım mı?

Yıllardır “Avrupa’da mücadele edebilmek için önümüzün açılmasını istiyoruz” diyerek yabancı serbestisini savunan ve kuralın hayata geçirilmesi için büyük çaba harcayan Aziz Yıldırım, beğenmemiş artık yabancı sınırlaması gelsin istiyor. Başkanın Ocak ayında ortaya attığı “5 yıl Türkiye’ye yabancıyı yasaklayalım. Altyapıları organize edelim” fikri bir kısım antrenör, yönetici ve yorumcudan da destek görerek ve çığ gibi büyüyerek bugüne geldi.

Futbolun en önemli söz sahiplerinden futbol direktörü, TFF Başkanı ve Kulüpler Birliği Başkanı’nın ardı ardına birbirinin zıddı açıklamalar yapması da gösteriyor ki; ortada konu üzerine bir fikir alışverişi yok, herkes kafasına göre konuşuyor, kendi bildiğini okuyor. Velhasıl sevgili okur, olan sadece futbola oluyor.

Hep Beşiktaş aleyhine

2015 öncesi, sadece 6 yabancıya izin verildiği günlerde tüm planlarını buna göre yapan Beşiktaş, genç, yetenekli yerli oyuncuları kadrosuna katmış ve bu isimlerle uzun süreli kontratlar imzalamıştı. Parası çok rakip takımlarda ise, sadece Türkiye’de olan saçmalığın daniskası sözleşme dondurma yöntemiyle 14’leri bulan sayıda yabancı futbolcu vardı. Sakatlanıp sezonu kapatan futbolcusunu başka takıma kiralayıp, yabancı kontenjanında yer açanları dahi gördük o zaman. Sonunda yabancı kuralını değiştirdiler ve parası çok sanılan kulüplerimizin böyle numaralar yapmasına gerek kalmadı. Olan da kural gereği bir sürü yerli futbolcusuyla yeni sözleşme uzatan Beşiktaş’a oldu.

Dün 14 yabancıyı savunanlar, şimdi “yabancı uygulaması değişsin” diyor. Çünkü artık kulüplerinin har vurup harman savuracağı paraları kalmadı. Finansal Fair-Play kapsamına girdikleri için istedikleri gibi yabancı oyuncu alıp gönderemeyecekler ve kimse de almasın diye saçma sapan gerekçeler öne sürüyorlar. Oysa yeni kural 4 sezon uygulanmak üzere çıkarıldı ve Beşiktaş kurala göre planlamasını yapıp, birçok yabancı oyuncu transfer etti. Hatta geçtiğimiz günlerde birkaç oyuncusunun sözleşmesini uzattı. Ve hatta devre arasında 4.2 milyon Euro bonservis ücreti ödeyerek genç oyuncu yatırımı yaptı. Kuralın değişmesi demek; sınırlama varken de, serbestken de en doğru planlamayı yapan Beşiktaş’ın yine cezalandırılması demek.

Sınır isteyen uygulasın

Diyorlar ki; “14 yabancı fazla, yerli oyuncular şans bulamıyor”. Sanki kural 14 yabancı serbestisi değil de, 14 yabancı zorunluluğuymuş gibi. Sanki yerli oyuncu sınırlaması varmış da, bizim kulüpler yabancı transferini zorunlu sanmışlar gibi. Kim yabancı sınırı istiyorsa sadece o kulüplere istedikleri sınırlama gelsin, konu da kapansın.

***

İnsanları kandırmayın!

Geçen gün bir haber düştü sitelere. Fenerbahçe altyapısından yetişen ve geçen yaz Portekiz’in Alcanenense takımına transfer olan, devre arasında da Sporting Lizbon’un satın alma opsiyonuyla kiraladığı 19 yaşındaki Merih Demiral ile ilgili. Merih, “Fenerbahçe’de yaşlı ve yabancı oyunculara öncelik veriliyor. Bu yüzden geleceğim ipotek altına alınmıştı. Sporting, dünyanın en iyi akademisine sahip, dünya üzerinde olunabilecek en iyi yerdeyim. Kısa sürede teknik, taktik ve hatta fiziksel açıdan geliştiğimi düşünüyorum. Daha cesaret verici ve rekabetin yüksek olduğu idmanlar yapıyorum” diye açıklamalar yapmış.
Merih’in S. Lizbon’daki antrenörlerinden Tiago Fernandes de, “Merih’in sıra dışı bir rekabet yeteneği, isteği, hırsı var, aynı zamanda alçakgönüllü. Fantastik bir oyuncu. Şu anda bile defansın liderliğini yapıyor ve milyon Eurolar edecek bir oyuncu olacak” diye konuşmuş.
Merih, Fenerbahçe’nin 14 yabancı serbestisi yüzünden(!) oynatamadığı bir gencimiz. Altyapıdan yetişmiş, ama memlekette 14 yabancı zorunluluğu(!) olduğu için A takımda kendine yer bulamamış ve taaa Portekiz’e gitmiş. Yabancı sınırlaması gelirse, yerli oyuncu kontenjanından milyon Eurolara transfer edilir ilerde, kim bilir...
Altyapıdan yetişmiş hazır oyuncusunun kıymetini bilmeyip, yüksek meblağlarla futbolcu transfer edenlerin ‘altyapıları organize edelim’ diye serzenişte bulunması çok ironik maalesef.



YORUM YAZ