MENÜ

Kadınlar vardır!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hafta sonu dünyanın en güzel spor olaylarından ikisine tanık olduk. Tenisin zirvelerinden Avustralya Açık’ta kadınlar ve erkekler finalinde; biz kargadan başka kuş, futboldan başka spor bilmeyenlerin dahi ekran başına kilitlendiği saatler yaşadık. Baştan belirtmeliyim ki, bir tenis uzmanı değilim. Hatta kurallarını dahi tam bildiğimi iddia edemem. Bu yazı da karşılaşmalar üzerine değil, sonrasında yaşananlara dair yazıldı.

Çok büyük bir başarı

Cumartesi günü kadınlar finalinde Williamslar’dan Serena, ablası Venus’ü 6-4’lük setlerle 2-0 yenerek Avustralya Açık tek kadınlarda şampiyonluğa ulaştı. Serena, 23 Grand Slam’le “açık dönemde en fazla Grand Slam turnuvası kazanan tenisçi” rekorunu kırarken, dünya sıralamasının zirvesine yükselerek yeniden 1 numara oldu. Çok çok büyük başarı. Biz sıradan ölümlülerin hayatında 23 kez başarabildiği ne var ki?

Heyecanlı saatler...

Pazar günü ise bu defa erkeklerde derbilerin derbisi Roger Federer-Rafael Nadal karşılaşmasıyla heyecanlı saatler geçirdik. Nadal’ın favori olduğu ve son ana kadar çekişmenin devam ettiği maçı 6 ay maç yapmayan Federer kazandı ve yıllar sonra mutlu sona ulaştı. Maç sonrası iki ismin de açıklamaları çok önemli, ancak o, diğer yazının konusu.

Federer mi, Serena mı?

Roger Federer maçı kazanınca sosyal medya coştu (ben de dahil), haber siteleri bilgilendirici bir sürü haber yaptı. Anlı şanlı sitelerin bile haber dili şuydu: “Tarihin en fazla Grand Slam kazanan tenisçisi 35 yaşındaki Roger Federer, rekorunu 18’e çıkardı.”

Eee, Serena Williams 23 Grand Slam kazandı, Federer 18 kezle nasıl en fazla Grand Slam kazanan tenisçi oluyor? Nasıl mı oluyor?
Kadınlar en etkili oldukları spor dalında dahi ciddiye alınmadıkları için oluyor. Çünkü erkek egemen editörlere göre bir kadının bu kadar büyük başarılar elde etmesinin hiçbir önemi yok. Çünkü böyle insanlar, bir kadın dünyayı kurtarsa o kadının babasını, eşini, hatta erkek kardeşini över, kadının başarısını görmezden gelir. Çünkü o bir kadın, erkek değil!

En iyi Serena!

Serena Williams, bu erkek bakış açısını eleştirmek için, “Hayalim dünyanın en iyi tenisçisi olmaktı. En iyi ‘kadın tenisçi’ değil” dedi. Ben de diyorum ki, o bu hayalini gerçekleştirdi ve dünyanın en iyi tenisçisi oldu. Tarihin en çok Grand Slam kazanan tenisçisi Roger Federer değil, Serena Williams’tır arkadaşlar. Bazıları görmek istemese de, gerçek budur!

Saygı herkese gerek

Erkekler finalinde sadece muhteşem bir maç izlemedik. Nadal ve Federer kupa töreninde yaptıkları konuşmalarla da hepimize sportmenlik dersi verdi.
Önce Nadal, “Öncelikle Federer’i ve takımını kutluyorum. Bu kadar uzun süre uzak kalıp burada şampiyon olması inanılmaz. Emeğinin karşılığını aldığı için; onun adına mutluyum. Buraya gelebilmek için çok mücadele ettim, çok savaştım. Bence Roger benden biraz daha fazla hak etti” diyerek rakibine saygısını gösterdi.

Ardından da Federer, “Nadal güzel şeyler söyledi. Ben de onu tebrik ederim. O da inanılmaz bir geri dönüş yaptı. İkimiz de final oynayacağımızı düşünmüyorduk. Tenis zor bir spor. Beraberlik yok. Eğer böyle bir şey olsaydı Nadal ile kupayı paylaşırdım. Bu gece beraberlik olsa ben bunu kabul ederdim. Zor, farklı bir altı ay oldu. Zor bir rakip vardı: Rafael Nadal. Rafa’nın takımına da teşekkür ediyorum. Lütfen oynamaya devam et Rafa. Tenisin sana ihtiyacı var” sözleriyle az önce kıyasıya mücadele ettiği rakibini onore etti.

*************

Alışık değiliz biz

Böyle açıklamalar bu topraklara hiç uğramamış açıklamalar. Bizim alışık olduğumuz, kaybedilen maçlardan sonra rakibe saygı duymak yerine başarısızlığa bahaneler bulmak. Bizim alışık olduğumuz, kazanılan maçlardan sonra kaybedenle dalga geçmek, hatta hakaret etmek.

Bu zarafetten daha 3 gün önce oynanan Fenerbahçe-Galatasaray basketbol maçı sonrasında Fenerbahçe futbol takımı kaptanı Volkan Demirel’in “İşte böyle, her sene böyle...” diyerek tribünlerle tezahürat yaptığını gördük biz.

Volkan rakiplerine karşı böyle davranıyor, ancak bencilce diğer takım taraftarlarının kendisine saygı duymasını bekliyor. Saygı duyulmayınca da kızıp sahayı terk ediyor. Rakibine saygı duymayı bilmeyen birine rakipleri saygı duyar mı?

John Wooden’ın “Yetenek sizi zirveye taşır, zirvede kalmanızı sağlayacak şey ise karakterinizdir” sözü tam da böyle zamanlara uygun bir söz. Sporcular birçok maç kazanabilir, birçok kupa kaldırabilir. Ancak yıllar geçtiğinde geriye kalan o kazanılan maçlar, kupalar değil, karakterle oluşturulan gerçek hayattır. Kazanılan maçları kimse hatırlamaz, hafızalara kazınan karakteri ise kimse unutmaz.

YORUM YAZ