MENÜ

Fare dağ oldu!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray tartışmalı bir olağan mali genel kurul yaşadı. Yönetim istediği ibrayı alırken çok eleştirildi. Ancak Başkan Dursun Özbek ve ekibi çok nazik bir konuyu olabilecek en hatalı şekilde yönettiler.

Bir zamanlar devletin, hükümetin, yargının, askerin, polisin, eğitimin, sporun içinde çöreklenmiş FETÖ'cüler çok da sürpriz olmayan bir şekilde ülke yönetimine el koymaya kalktılar. Kanlı bir süreçten sonra darbe bastırıldı. Darbeciler de her yerden kazınmaya başlandı. "Kurunun yanında yaş da yanıyor" en büyük endişe olmuştu. Bu durumdan Galatasaray Camiası da nasibini aldı. Yargı mensubu, gazeteci ve eğitimci birçok isim görevinden uzaklaştırıldı; bazılarının başına çok daha kötü şeyler geldi. Teker teker de masumiyetleri gün yüzüne çıkıyor. Umarım bu süreçte tüm masumların hakkı en kısa sürede geri verilir.

Bu aşamaya geldikten sonra bana göre en aşağı son 10 yıldır terör örgütü olan FETÖ'yle son krizi Galatasaray Genel Kurul üyeleri yaşadı.

Hakan ve Arif yanlışları

İkisi de iyi futbolcuydu ancak siyasi yaklaşımları nedeniyle camianın büyük bir kısmı tarafından sevilmiyorlardı. İlk hata o zamanki yönetimlerin. Tarikatlarla, cemaatlerle ilişkisi olanların biletini hemen kesmediler. İkinci hata ise tarikatlarla, cemaatlerle ilişkisi olan isimleri kulübe üye yapmaktı. Belki de dünyanın en zor üye olunan kulübü Galatasaray. Üyelik başvurusunda bu futbolcuların tarikatçılığı dikkate alınarak reddedilmeliydi. Popülist kararlar her zaman zarar verici olmuştur.

Sonra ne oldu!

Galatasaray birikmiş devasa borcunu ödeyebilmek için en basit yolu seçti ve devlet kurumlarıyla anlaştı. Bunun detayları bugünün konusu değil. Siz bağımsızlığınızı yitirirseniz sizi yönetmeye de birçok talip çıkar. Hükümet de Galatasaray'ı birçok konuda zorlamaya başladı. İhraçlar da bunlardan biri.

Genel kurul üyelerinin büyük bölümü o gün şöyle düşündü:
1 - Yönetim hükümete teslim oldu.
2 - Üzerimizde baskı var, ihraçlar diretiliyor.
3 - Yönetim bu krizi gerektiği gibi idare edemedi.
Bütün bunların bileşimi üyeler üzerinde "Siyasileri hemen atalım, İsmail Demiriz tarikatları sokan isim takıma, gitsin. Hakan ve Arif de tepkimiz olsun, ihraçlarını onaylamayalım" fikrini ön plana çıkardı. Hakan ve Arif'in ihraçları da onaylanmadı. Ancak bunları onaylamayanlar FETÖ'cü oldukları için değil hükümetin diretmesine ve yönetime olan tepkilerinden dolayı onaylamadılar.

Yönetim ne yapmalıydı!

1 - Bu oylamayı asla genel kurula taşımamalıydı.
2 - İhracı başka bir yolla sağlamalıydı (uzlaşma, istifaya zorlama).
3 - Herkes tepene binmeden aidat bahanesiyle ihraç etmeliydi ki neticede bunu yapmaya mecbur kaldılar.
4 - Gözünün üzerinde kaşın var diye ihraç etse bile bugünkü durumdan daha zararlı olmazdı.

Buradan anlaşılıyor ki Başkan Dursun Özbek'in kurmayları pek bir işe yaramıyorlar. Hatta yaptıkları açıklamalarla krizleri kaosa çevirebiliyorlar. Başarı ekip işidir; ne yazık ki bu ekip Galatasaray'a 15 numara küçük geldi.
Şu anda çok zor bir sürecin hemen başında Galatasaray Camiası. Hükümet-FETÖ savaşında piyona çevrildi. Hükümet tüm hatlarıyla baskısını gösteriyor, Hakan bunca yıl ekmeğini yediği ve sevdiğini iddia ettiği kulübünden istifa ederek Galatasaray'ın elini rahatlatmak yerine yasal haklarını arayacağını söylüyor, yönetimin tüm işleri devletle; dolayısıyla hükümetle. İşi çok zor Galatasaray'ın. Bu krizi iyi yönetemezse akla bile gelmeyecek şeyler olabilir. Aman dikkat, tüm camia en azından bu kriz için bir kereliğine tek yumruk olmalı.

Akbabalara gün doğdu

Boyunlarında her zaman bir tasma ve o tasmanın ucunda da ip vardır. Kim tutarsa o ipten ona göre havlarlar. Para ve popülerlik adına çiğnemeyecekleri değer yoktur. Böyle durumlarda ortaya çıkarlar. Bazen bu sizin komşunuzdur bazen de bağımsız ve özgür olması gereken basındır. Onlar tarafından övülmek istemezsiniz, onların iğrenç yakıştırmaları aslında sizin büyüklüğünüzdür; asla muhatap olmamak gerekir.

YORUM YAZ