MENÜ

Topal'dan Salih'e

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Düne kadar adamlığına sayfalar döşendiğimiz... Mütevazılığına övgüler yağdırdığımız... Eşiyle birlikte yaptığı hayır işlerine gıptayla baktığımız bir adamdı o... Bir günde her şeyi unuttuk. Ne adamlığı kaldı, ne iyiliği, ne karakteri, ne hayırseverliği... Televizyon ekranlarına çıkıp, “Biz de onu adam zannederdik” diyenler bile var. Adamlığın ölçüsü, sanki onun görüşleriyle sınırlıymış gibi... Mehmet Topal bir günde, bir pozisyonda, bir golde adam olmadı ki... Bir günde, bir pozisyonda, bir golde adamlığını sorgulayalım. Türk futbolunu cehenneme çeviren adamlar var. Forma aşkımızı öfkeye, futbol sevgimizi nefrete çeviren adamlar onlar... Renk körü olmuşlar; Dünyayı gri görüyorlar. Onların yaptığı provakasyon yüzünden İstanbul’da milli maç oynanmıyor artık. Bir kulübe gönül vermiş insanlar, başka takımı tutan can dostlarını yok sayıyor. Dostluklar bitiyor, arkadaşlıklar sona eriyor. Şimdilerde Türk futbolunun kurtuluşu için yepyeni, modern statlardan önce... Her çaldığı düdük doğru olan hakemler, her vurduğu gol olan santrforlardan önce... Eto’o, Vagner Love, Demba Ba, Van Persie, Sneijder, Adebayor gibi yıldızlardan önce... Başka bir şeye ihtiyacı var. Bu cehennemi cennete çevirecek, bu cehennemden beslenenleri yok edecek bir lidere... Türk futbolunun bir Martin Luther’e ihtiyacı var.

★★★

Geçtiğimiz hafta yazmıştık bu satırları... Bu yazıdan bir kaç gün sonra... İlk saldırı gerçekleşti! Alanya’da bir vatandaş geldi ve “Topal elinle attın, yakışmadı” dedi. Fenerbahçe’nin konaklayacağı otelde yaşandı hem de bu olay... Yarın bir başka şehirde, bir başka vatandaş, belki de bu kez bir başka şekilde saldırıya geçecek. Darp yok, şiddet yok demeyin... Böyle başlıyor her şey... Bugün sözle, yarın... Birisi için; Vatan hainliğine kadar gidiyor sonrasında saldırılar. Bir diğeri için; Mesleğini bıraktırmaya kadar...



Deniz Ateş Bitnel’in hakemliğini bitiren Salih Dursun’u gördüm bu hafta... Kweuke’nin masumiyetinden bahsetmeyeceğim; fakat Salih’in almadığı darbe nedeniyle ölürcesine kendini yere atışından söz edeceğim. Sonra... Hakemin sarı kartı... Kweuke’nin isyanı... Ve ikinci sarı; kırmızı! Belki de Çaykur Rizespor’un küme düşme anı olacak bu kırmızı. Dünlerde... Kötü yönetime isyan eden Salih Dursun, almıştı kırmızıyı, hakeme göstermişti. Kahraman ilan etmiştik. Caddelere ismini vermiş, tişörtler yaptırmıştık. Açılıştan açılışa davet ediyorduk. Sembol olmuştu bir kulübün direniş savaşında... O anları bir günde unutuverdik gitti. Tak... Salih, gönderildi kulüpten... O günlerde adaletin sembolü, isyanın bir numaralı figürü ilan ettiğimiz bu gencecik adam... Bu günlerde bir başka kulübün geleceğiyle oynadı kesinlikle...



Salih Dursun’un özelinde yazmıyorum; bu, ülkemizin, bizim, hepimizin ortak suçu... İnsanları bir ‘an’la kahraman ilan ediyoruz. Kullanıyoruz acımasızca... Sonra da silip atıyoruz.



Ne Salih Dursun yazısı bu, ne Mehmet Topal, ne Fenerbahçe, ne Trabzonspor, ne Kweuke, ne de Çaykur Rizespor yazısı... Bu; günlük yaşıyor olmanın bizlerden neleri götürdüğünün yazısı... Sonuçta hepsi bizim kulübümüz, hepsi bizim futbolcularımız... Anlık reflekslerle, bu oyunun, bu kulüplerin, bu oyuncuların dengelerini bozmayalım

YORUM YAZ